Anne ve eş iki önemli varlık. Her ikisi de birey için vazgeçilmez ve vazgeçilmemesi gereken iki önemli insan. Ancak yapılan en yaygın hata bu iki insanı kendi konumunda değerlendirmemektir. Yani anneniz, size annelik duygusu ile yaklaşacaktır ve sizin bu yaklaşım karşısında vazifeniz evlat rolü ile mukabele etmektir, ancak eşinizin sizin karşınızdaki rolü eş olmaktır ve siz de buna mukabil eş olma rolünüzle karşılık vermelisiniz. Her ikisinin de size yaklaşımı bulundukları konum itibarıyladır. Mesela; annelerin genellikle daha duygusal oldukları ve sürekli evlatlarını koruma içgüdüsüyle hareket ettikleri görülür. Bu gayet fıtridir. Fakat bu koruma güdüsü her ne kadar doğru olmasa bile zaman zaman evladını eşinden bile korumak istemeyle devam eder. Aslında bu da gayet fıtridir. Ancak burada bireyin tavrı çok önemlidir. Bu koruma güdüsü karşısında birey evlat olma rolünü takınmalıdır. Fakat eşinin yanına gittiğinde annesinin yanındaki psikolojisine devam ederse bu durum evlilik için sakınca arz eder. Yani bireylerin annelerinin bu özelliğini hesaba katmaları ve eşlerine müdahale ederken objektif değerlendirmelerde bulunmaları gerekir. Hem erkeklerin ve hem de bayanların annelerinin etkisi altında kalarak eşlerine kötü muamele edebildikleri görülür.
Genellikle kadınlar anneleri ile dertleşmek amacıyla ev içindeki hemen her türlü meseleyi anneleri ile paylaşmak isterler. Bir kadının annesiyle paylaşım yaşamak istemesi güzeldir, ancak unutulmamalıdır ki ortada annenin dahil olmadığı mahremiyeti olan bir aile yaşantısı vardır ve bazı noktalar aile sınırları içinde kalmalıdır. Paylaşım yaşanan mevzular genellikle özel veya eşin rahatsızlık duyacağı mevzular olmamalıdır. Hiçbir anne çocuğunun üzülmesini istemez ve bu sebeple yardım amaçlı duygusallığını da işin içine katarak birtakım öneriler verebilir ve yorumlarda bulunabilir. Fakat anneler bu yaklaşımı sergilerken ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar objektif olamayabilirler. Çünkü anneler hadiseleri genellikle sadece çocuklarının zaviyesinden değerlendirirler. Bu sebeple yukarıda da belirttiğim gibi anneyle eve ait mahrem mevzular dışında paylaşım yaşanması güzeldir. Fakat anneden gelen yorumlar nedeni ile eşe farklı bir tavır sergilemek evliliğinize zarar verebilir. Bunun dışında annenizden gelen olumlu önerileri veya yapıcı olduğunu düşündüğünüz eleştirileri kendi süzgecinizden de geçirerek değerlendirebilir ve istifade edebilirsiniz.
Erkeklerin bu konudaki en büyük yanılgıları ise eşlerine değer veriyor olmanın bir basitlik göstergesi olduğu düşünüyor olmalarıdır. Evet kimi erkekler eşlerine değer veriyor olmaktan utanırlar. Özellikle annelerinin negatif görüşlerini dikkate almamak onlar için anneye karşı bir nevi vefasızlık olarak görülür. Adeta annelerinden gelen söylevleri zihinlerine yerleştirir ve eşleriyle konuşmadan ve eşlerinin fikirlerini almadan saldırıya geçeler. Unutulmamalıdır ki, kayınvalide–gelin diyaloğu problemli olabilir. Ve bu sebeple kayınvalideler gelinleri ile ilgili olumsuz görüşlerini -her ne kadar doğru olmasa bile- oğulları ile paylaşmak isteyebilirler. Erkeklerin bu durumu bir dertleşme olarak kabul etmeleri, eşlerine karşı yargısız infazda bulunmamaları gerekir. Burada hatalı olan eşin fikirleri alınmadan ve eşe beklentileri aktarmadan annenin etkisi altında kalarak düşmanca duygular içinde olmaktır. Yine erkeklerin de annelerindeki duygusal değerlendirmeleri ve kayınvalide olma psikolojisini hesaba katmaları gerekir.
Hem kadının ve hem de erkeğin düşünmesi gereken yeni bir yuvalarının olduğu ve ailelerine karşı sorumluluklarının var olduğudur. Bu sebeple “anne”-“eş” dengesi kurulabilmelidir.