Ekim 26, 2017

Boşanmada Çocuğun Psikolojisi Nasıl Olur?

Aile üyelerinden herhangi birinin yaşadığı bir olay, sürekli bir etkileşime sahip aile ortamında her bireyi farklı ölçülerde etkilemektedir. Boşanma sonrasında, boşanmış bir aileye sahip olmak bu çocukların başkaları tarafından algılanış biçimlerini de değiştirmektedir. Boşanma kadın ve erkeğin evli olma bireysel statülerini kaldırarak onları “boşanmış” olarak adlandırılan yeni bir statüye sokmaktadır. Bu tamamlanmış, bitirilmiş, sonlanmış evlilikten olan çocuk da artık “boşanmış aile çocuğu” olarak tanımlanmaktadır.

Boşanmış aile çocukları genel olarak şu 5 aşamadan geçmektedir:

  1. İnkâr etme aşaması
  2. boşanma nedenlerine kızma aşaması
  3. Anne babayı birleştirmeye çalışma aşaması
  4. Depresyon aşaması
  5. Boşanmayı kabullenme aşaması

Boşanmayı kabullenme aşamasına kadar boşanma sürecinin çocukların hayatlarında çok boyutlu ancak çoğu zaman olumsuz birçok etkisi olmaktadır. Ebeveynler açısından psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan oldukça ciddi değişikliklere neden olan boşanma genel olarak, çocuklarda; boşanma sonrasında akademik, sosyal ve psikolojik açılardan olumsuz sonuçlar olarak kendini göstermektedir. Boşanma sonrası, ebeveynleri ile ilişkilerinde bozulma, ebeveynlerinden aldıkları duygusal desteği kaybetme, ekonomik zorluklar çocukların yaşadıkları stresli yaşam olaylarından bazılarıdır. Boşanmış ailede yetişen çocuklar, daha fazla davranış problemi göstermekte, okul başarıları daha düşük olmakta, daha depresif olmaktadır. Boşanmış çiftlerin çocuklarının uyumlu evlilikleri olan çiftlerin çocuklarına göre benlik algıları daha düşük, kaygı düzeyleri daha yüksektir.

Boşanma sonrası çocukların yaşayabileceği sorunlar çeşitlidir. Anne ya da babanın yanında kalma, bir ebeveynin eksik olduğu düzene alışma, ayrı olduğu ebeveyn ile ilişkileri düzenleme, arkadaş ortamı içinde kendini eksik ya da farklı hissetme, üvey anne, baba ve kardeşlerle ilişkileri kurma çocukların karşılaştıkları sorunlardan bazılarıdır.

Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkisi dolaylı olarak ebeveynlerin koşullarından da kaynaklanabilir. Klinik olarak depresyon tanısı almış boşanmış anne-babaların iyi ebeveyn olma ve çocuklarına ihtiyaç duydukları desteği verme yetileri de çoğunlukla zarar görür. Dolayısıyla çocuk hem boşanmanın kendisinden hem de ebeveynin depresyonundan dolaylı olarak olumsuz etkilenir. Yine çocuklarda depresyon görülme olasılığı da yüksektir. Kötü fiziksel sağlık, akademik yetersizlikler, zayıf sosyal iletişim, karşı çıkma davranışı, fobiler, kaygı bozuklukları da diğer olası rahatsız edici sonuçları olabilmektedir.

Boşanmış aile çocuklarının, boşanmamış aile çocuklarına göre daha kötü akıl sağlığına sahip olmaları, daha çok ebeveyn çatışmasına maruz kalmaları, sosyoekonomik zorluklar yaşamaları ve ebeveynlik tutumlarındaki eksiklikler, özellikle de annelerin ebeveynlik tutumundaki tutarlıkla açıklanmaktadır.

Bernard, boşanmanın olumsuz etkilerini 4 nedene bağlamaktadır: Boşanma öncesi koşullar, işlevsel olmayan bir boşanma süreci; boşanmadan önce, boşanma sürecinde ve sonrasında zayıf ya da yetersiz ebeveyn olma ve ebeveynlerin çocuklara ihtiyaç duydukları desteği sunmamaları. Boşanmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinde, ebeveynlerin rolü çok büyüktür. Ancak boşanma ile, depresyonda olan bir ebeveyne sahip olma birleşince, psikolojik olarak uyum süreci daha da güçleşmektedir. Boşanmış annelerin annelik rolü gereği yaşadığı sıkıntıların hem bireysel hem de çocuğu etkileme çerçevesinde ele alınması önemlidir. Boşanmanın babalar aracılığıyla çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmalara göre, çocuğun babası ile olan ilişkinin kalitesi, babanın yaşadığı yer, annenin evli olup olmaması, çocuğu ile iletişimi, ne sıklıkta görüştüğü gibi etkenlerden etkilenmektedir.

Çocukların boşanmaya uyum sağlamasında en önemli etkenlerden biri, boşanma sonrasında hem annenin hem babanın çocuklarıyla kurdukları ilişkinin kalitesidir. Boşanmanın getireceği belirsizlikler, güvensizlik, kaygı ve endişe duygularını yaşayan çocuklar için anne-babalarının tutarlı biçimde sergileyeceği tavır çok önemlidir.

5 yaş grubu boşanmış aileye sahip çocuklarla yapılan bir araştırmada, çocukların boşanmayı algılayabildikleri, anne-babalarının yeniden bir araya gelmesini istemelerine karşın, gerçekliğin farkında oldukları bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca boşanma sonrasında, yalnızlık, kızgınlık, üzüntü gibi duyguların yanı sıra mutluluk duygusunu da yaşamaları, boşanmanın tek boyutlu olmadığını göstermiştir. Çocukların 5 yaş grubunda dahi boşanma sonrası ebeveynlerinin yas sürecinin farkında oldukları, ebeveynlerinin iyi olma halleri konusunda endişe taşıyabildikleri görülmüştür.

Boşanmış aileye sahip çocuklarda özellikle en büyük çocuğun boşanma sürecinde ebeveyn rolü üstlendiği görülmüştür. Bu rol dolayısıyla boşanmış aileye sahip en büyük çocukların, boşanma sonrasında daha etkin karar veren ve otorite sahibi, olgun çocuklar oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri yetişkinlikte de devam etmektedir. Amato ve Sobolewsky’nin yaptıkları araştırmanın bulgularına göre, çocukluk döneminde yaşanan boşanmanın yetişkinlikte düşük iyi olma halini yordadığı saptanmıştır. Evlilikteki anlaşmazlıkların çocukların anneleriyle olan duygusal bağlarını zedelediği ama hem boşanmanın hem evlilikte yaşanan anlaşmazlığın çocukların babalarıyla olan duygusal bağlarını etkilediği görülmüştür. Ebeveynleri ile dengeli ilişkiye sahip olmayan bireylerin psikolojik strese meyilli olduğu ve değişken ve sağlıksız ev ortamında yetişen çocukların yetişkinlikte de devamlı ilişkiler kuramadığı düşünüldüğünde, ebeveynlerin anlaşmazlık ve ayrılıklarının, çocukların iyi olma hallerine etkisinden dolayı incelenmesi gerekmektedir. Boşanmış ebeveyni olan yetişkinlerin, boşanmamış ebeveyni olan yetişkinlere oranla psikolojik olarak daha kötü olması bu konuyu önemli kılmaktadır. Ebeveynlerin evlilikle ilgili sorunları, çocuk ve ebeveyn arasındaki duygusal bağı zedeleyebilmekte, bu da düşük özgüven, stres ve genel anlamda mutsuzluğa etki etmektedir.

Boşanmış aileden gelen kız çocuklar, daha çok psikolojik ve ilişkisel sorun yaşarken, her kız hem erkek çocuklar arasında, eğitimine devam etmeme, işsizlik, olumsuz hayat olayları, riskli davranışlar boşanmamış aile çocuklarına göre daha çok görülmektedir. Çocuklukta yaşanan stres yetişkinlikte de kendini göstermektedir.

Boşanmanın çocukların ilişkilerini etkileyen bir araştırmaya göre, boşanmış aileye sahip kızların, boşanmamış aileden gelen kızlarla kıyaslandığında, evlilikle ilgili daha olumsuz tutumları olmakla birlikte, ilişkilerinde daha çok kararsızlık ve memnuniyetsizlik yaşadıklarını görülmüştür.

Boşanmanın nesiller arası uzun süreli etkisini inceleyen bir araştırmada, büyükanne ve büyükbabaların boşanma kararlarının torunların iyi olma halini etkilediği saptanmıştır. Torunlarda daha az eğitim alma, daha çok evlilikle ilgili sorun yaşama ve ebeveynleriyle daha zayıf bağlara sahip olma gibi etkileri olduğu belirtilmiştir. Çok sık kavga eden ya da boşanan ebeveynlerin sadece kendi çocuklarında değil, çocuklarının çocuklarına da yansıması olduğu görülmüştür.

Türkiye’de boşanmanın ileri yaşlarda çocuklar üzerindeki etkilerinin incelendiği bir başka araştırmada, yetişkin çocukların sabırlı ve fedakar bir tutumdansa, boşanmayı daha kolay bir çözüm olarak gördükleri sonucu ortaya çıkmıştır. Araştırma katılımcıları, boşanmayı ilk seçenek olarak gördüklerini ya da boşanmaya eşlik eden sorunlarla başedemeyip, öfke ve hayal kırıklıklarını çocuklarına yansıttıklarını belirtmiştir. Bu araştırmanın en temel bulgusu ise, katılımcıların evliliğe düşük düzeyde bağlılık hissetmeleri olmuştur.

Boşanma öncesinde evlilik de düşük çatışma yaşayan ailelerde çocuklar boşanmadan daha çok etkilenmektedir. Yüksek çatışma olmasının ise daha olumlu etkileri olmaktadır. Bu ilişki çocukların yakın ilişkisinin kalitesi, arkadaş ve akrabalardan aldığı sosyal destek ve genel, psikolojik iyi olma hali ile alakalıdır. Daha az çatışma yaşayarak boşanan ebeveynler topluma daha zor entegre olup, boşanmaya daha olumlu tutum beslemekte, riskli davranışa daha eğilimli olmakta, boşanma ile ilgili daha az engelle karşılaşmaktadır. Bir anlamda, çocuğun çatışmalı ve işlevsel olmayan bir ev ortamından ayrılması yarar sağlayabilmektedir.

Boşanmış bireyler evlilerden çok farklı algılanmazken, boşanmış aile çocuklarının, toplumda olumsuz anlamda farklılaşacağı düşünülmektedir. Boşanmış aile çocuklarının daha mutsuz, yaramaz alıngan ve kavgacı olacağına dair bir algı söz konusudur.

Küçük çocuklar boşanmanın ne olduğunu sanılandan daha iyi anlayabilmektedir. Boşanmanın basit ve doğru tanımlarını yapabilmekte, oyunlarında ise, anne-babalarının bir araya gelmesi, güvenlik konusundaki endişelerini ve iki eve sahip olmanın karmaşasını yansıtmaktadırlar. Boşanmış aile çocukları, anne-babalarının ilişkisini ve kendilerine etkisini, boşanmamış aile çocuklarına göre daha olumsuz olarak değerlendirmektedir.

Çocuklar mutsuz ve çatışmalı bir evliliğin sürmesindense, boşanmayı tercih etmektedir. Velayeti almayan ebeveynle görüşebilme özgürlüğü çocuklar için oldukça önemli görülmektedir.

Velayeti alan ebeveynlerin yani genellikle annelerin ise, psikolojik, ekonomik, sosyal vb. birçok alanda zorluklar yaşaması nedeniyle çocuklarına kısıtlı zaman ve enerji harcayabildikleri belirtilmektedir. Velayeti almış olan, yani çocukla aynı evde yaşayan ebeveynin, çocuğuna destek ve kontrolünün çocuğun iyi olma hali ve gelişimi için önemlidir. Ancak boşanmanın neden olduğu stres de, ebeveynin çocuk yetiştirme kalitesini etkileyip, çocuk için olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir.

Annelerin, annelik konusundaki görüşlerinin boşanmanın neden olduğu stres ve uyum problemleriyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Annelerin kabul edici ve tutarlı disiplin anlayışına sahip olmaması çocukların boşanmaya yönelik daha çok stres ve problem yaşamasıyla ilişkilidir. Yüksek kabul ve disiplin konusunda yüksek tutarlılık gösteren annelerin çocukları en düşük seviyede uyum problemi yaşamaktadır.

Ebeveyn ve çocukların bakış açıları aileye dair birçok konuda olduğu gibi birbiriyle ilişkili saptanmıştır. Ebeveynlerin bakış açısı, çocukların boşanmaya yaklaşımına ve uyumuna etkisi söz konusudur. Özellikle çocukların boşanmaya ilişkin olumlu yaklaşımlarının şunlarla ilişkili olduğu görülmektedir:

a) boşanmanın ebeveynler arasında psikolojik bir ayrılma olarak tanımlanması,

b) boşanma ile ilgili endişelerin arkadaşlar ile paylaşılabilmesi,

c) iki ebeveyn hakkında da olumlu düşüncelere sahip olunması

d) boşanma deneyimi sonucunda bazı güçlü yanlar ve sorumluluklara sahip olunması.

Yine boşanma sonrasında çocukların boşanmayı anlamlandırması ve duygularına boşanma sonrası geçiş sürecinde değer verilmesi önemlidir. Çocuklar ebeveynlerinin neden boşandıklarını öğrenmeye ve boşanma sonrası düzenlemelerde kendi fikirlerinin de sorulmasına ihtiyaç duymaktadır.

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir